Felaket! bir uçak göle çakılmamak için çabalıyordu. ama otobüsün üzerine düştü. saatlerce süren yangından kırmızı rujlu bir kız kurtuldu. dağın yamaçlarından taşlar düştü gürültüyle bir de sanki bir o eksikmiş gibi; felaket felaket üzerine. ateş üzerindeki çikolata gibi eridi; ortalık kahverengiye bulandı. kedilerin tırmaladığı yüzü kanıyordu kızın ama ruju hala kırmızıydı. çimenler bile yandı. kitap okurken yanmış biri: kitabı elinde. akan kanlar sıcak hala. yağmur da başladı.
Felaket! bir karavan denize düşmemek için çabalıyordu. ama o an oradan geçen trene çarptı. dakikalarca süren yangından mor farlı bir kız kurtuldu. toprak kayması başladı bir de sanki bir o eksikmiş gibi; felaket felaket üzerine. yağda kızartılan acı biberin yağı yakması gibi yaktı ortalığı, güneş doğdu. köpeklerin ısırdığı elleri kanıyordu kızın ama farı hala mordu. ağaçlar bile yandı. müzik dinlerken yanmış biri: kulaklıklar kulağında. cesetler soğuk. kar da başladı.
No comments:
Post a Comment