27.11.07

sineklik taktım canıma

iki değişik tanrının oğlu boyadı bizi -diyecek sözüm yok-. çay demleyip daha nasıl kadın olunabileceğini öğrenemedim -avucumu yaladım-. Oradan kalktı o. sen burada dur hala. ucubeler asla akıttığı kanı yerde bırakmaz. evet cümlesini düzeltti muhtemelen ama sen yine de kanma -yüzünü yıkadı-. bu eğer senin için eskiden onun için olduğu gibi ise geçenlere duvarını açıp şölene davet et onları. kimse -hiç kimse- içmedi şaraptan yalnız ben içtim -çirkinim-. dar tünellerin -hepsinin- dibinde kilitlisin; bütün halinde. o kadar ki duvardaki yatağı algılayamadın. bana renklerde çabuk ölmek gerektiği öğretildi. ölmek bütün resimlerdeydi. üç günlüktü şarapların sonundaki hayal meyalim -balerini sen de gördün mü?-. şişeyi bardak sandığımdan anımsayamıyorum çok net -sen unutmazsın-. asılarak ölmeyi sevmedi, nasıl ölünebileceğini sorabileceğim öldü -tiksinç-. bir an benim için açıldığını sandım gözlerin.

No comments: