Ender’in unutamadığı şeylerden biri de, Çetin’in bir berber
ciddiyetiyle saçını kesitiği gündü. Bundan büyük tören olur mu? Portmanto
aynasının karşısında bir sandalyede oturuken, aynada kendisine ve Çetin’e
bakıyordu. Çetin, elinde makas, büyük
bir ciddiyetle yapıyordu işini, yere serdikleri gazetelerin üzerinde bir
sağına bir soluna geçiyordu, yüzünde beklenmeyen ölümlerin izi, hayatta olmanın
güveni ki buna herkesin ihtiyacı var. Yani böyle bir güvene, hayattayım
arkadaşımın saçını kesiyorum, hayattayım langırt oynuyorum, hayattayım ‘Kırım
savaşı ve Osmanlı-Rus ilişkileri’ konulu bir ödev hazırlıyorum, hayattayım
trenlerin altında bozuk para ezdiriyorum, hayattayım bire bir buçuk pirinç
pilavı yapıyorum, hayattayım hayattayım.
…
‘Artık benden çok annesini arıyor.’
Bu aklıma gelince ve bununla birlikte geçmiş de aklıma
gelince ve çok süratli gelince, gözleri doldu. Çünkü bir şeyin düşünce
olabilmesi için makul bir sürenin geçmesi lazım. Aniden akla geliveren ve
düşünceye dönüşmek için kafi zamanı bulamayan şeyler, basınç değişikliği
tesiriyle (bizim problemimizde basınç aniden düşüyor, sıcaklık ise sabit) ne
olur, sıvı hale geçer ve gözyaşı olarak akar bunu herkes bilsin. Bu böyledir.
Gözlerini sil.
---
‘İnsanoğlunda bir ahmaklık var. Öleni, biteni daha çok
seviyor, sayıyor.’ diyordu içeride berber.
Hikmet, çenesi göğsüne dayalı, bir dizgi yanlışı kuruyor
kafasında:
‘İnsanoğlu olanı biteni daha çok seviyor.’
---
‘Keşke tıp okusaydım.’ O zaman aşka inanmazdı. Kalp vücuda kan
pompalar, kalbin karıncıkları, kulakçıkları vardır, bir sorun çıkarsa göğüs
kafesi açılır ve kalp dışarı çıkarılır, bir doktor onu elinde tutar, bacaktan
aldıkları bir damarı taktıktan sonra kalbi yerine koyarlar. ‘Bir hafta hiç
hareket etmeden sırtüstü yatacaksınız.’
---
Onur da sevmişti
Seğmenler Parkı’nı. Her şeyden önce çok az insan vardı ve bahar her
yerde bahardı: güzelim İstanbul’da, lanet Ankara’da. Bir bankta oturmuş,
saatlerce konuşmuşlardı. Çağla, çok sigara içtiğini söyleyerek Onur’un elinden
paketi almıştı, ki bunun ne demek olduğunu anlamak için de hemen sözlüğe bakmak
gerekir.
No comments:
Post a Comment