25.3.14

Olsaydıysa bulsaydı bir araya gelseydi / Hiç yaşanmamış günler destanı 1

"Demek ki insanlar birbirine ancak muayyen bir hadde kadar yaklaşabiliyorlar ve ondan sonra, daha fazla sokulmak için atılan her adım daha çok uzaklaştırıyor. Seninle aramızdaki yakınlaşmanın bir hududu, bir sonu olmamasını ne kadar isterdim. Beni asıl, bu ümidin boşa çıkması üzüyor..."

Asla istediğim gibi durmayan saçlarım tepeden toplanmış, bin firkete ile çıkan teller yatıştırılmış. Karşımdaki kapıdan gördüğüm yansımadan memnun değilim ama zaten nelerin önemi var ki artık? Hava kararmaya yüz tutmuş, bir gün daha geçip gitmiş işte. Ne yaptığımı hatırlamıyorum o esnada, kitap mı okuyordum, minik ekran karşında tuşlara mı basıyordum, hatırlamıyorum. Tek hatırladığım Lakmé de Delibes - Flower Duet çalıyordu. Güzel bir yaz müjdesi bahar havası çalıyor dışarıda. Yapmam gereken işleri sıralayıp sıralayıp onlara bakarak geçiyordu saatler. Ve tam esnerken kafamı kaldırdım;

Tam karşımda, o güzel dev demir kapının önünde durmuş bana bakıyor. Suratında o çapkın gülümseme, ne zamandır orada? İnanamıyorum. Saliselerle ölçülecek o dar zamanda beyinde şimşekler, kalp çarpmaları. Şaşkın bir ifade ile dişlerini gizleyemeyen dev gülümsememle ayağa kalkıyorum, kapıya doğru gidiyorum. O da alçak kaldırımdan adımını aşağıya atıyor, soldan gelen arabanın geçmesini bekliyor, bana doğru yürüyor. 

Kapıyı açıyorum, dev mutluluk, dev sarılma, burnumda tüten kokunun karşımda vücut bulmuş hali. Nasılsın! iyi misin! ne zaman geldin! neler oluyor! Askıda duran kırışık kıyafetlerden utanarak dükkanı anlatıyorum, masanın üzerideki karışıklığı toplama telaşı, aynada gözüme takılan firketelerden fırlamış saç tutamları. Çaktırmadan kendime çeki düzen vermeye çalışıyorum. Bu esnada sakin, ardarda sıraladığım soruları cevaplıyor. Çay? Kahve? Ne kadar kalacaksın? Koltuğa oturup tavana, etrafına bakıyor, sevimliymiş diyor, ben anlattıkça anlatıyorum.

Programın var mı? Ne yapmak istersin? Aç mısın? Biraz sonra kapatır çıkarız, ne dersin? Çalan telefonlar, cevaplanan e-mailler;

-1sn şunu da cevaplayayım, hemen çıkarız.

Ben ışıkları söndürüken o dışarıda, sokağa bakıyor, kapıyı kilitleyip yokuşu yanyana tırmanmaya başlıyoruz. O, bir şeyler anlatıyor, ben minik kahkahlar atıyorum. Elleri cebinde, ben çantama sıkı sıkı sarılmışım.



No comments: