27.6.07

Chapitre premier / Birinci fasıl

Oú l’on fait connaissance avec un Monsieur et une Dame qui auraient pu être heureux,sans leurs éternels malentendus.

O qu’il ha bien sceu choisir, le challan!

Rabelais

Efendim bu fasılda,birbirini boyuna ters anlamakla saadet fırsatını berhava etmiş muhterem bir beyfendi ve refikası hanımefendi ile müşerref oluyoruz.

Güzel sevmekte zahid müşkilin var ise bizden sor

bizim o fende çok tahkikimiz itkanımız vardır

Nedim

A l’époque oú commence cette histoire, Raoul et Marguerite (un joli nom pour les amours) étaient mariés depuis cinq mois environ.
Mariage d’inclination,bien entendu.
Raoul , un beau soir,en entendant Marguerite chanter la jolie romance du colonel Henry d’Erville:

L’averse chère à la grenouille,

Parfume le bois rajeuni

…le bois ,il est comme Nini

Y sent bon quand y s’débarbouille.


Hikayemiz başladığı sırada İsmet Ferda Bey ile Gülsima hanım (sevişenlere böyle adlar yaraşır zaten) dünya evine gireli takriben beş ay olmuştu.
Elbet sevişerek evlenmişlerdi.
Gecelerden hoş bir gece,İsmet Ferda Bey,zamanın pek gözde bir şarkısını okuyan Gülsima’yı dinlerken:

Ben bir yanaz tazeyim

Şuh-i bed-avazeyim

Köhne bir şirazeyim

Bir buçuk endazeyim.

Bana nisbet dişbudak

Pembe gibi yumuşak

Boyumu ölç ,işte bak

Bir buçuk endazeyim.


Raoul dis-je, s’était juré que la divine Marguerite (diva Margarita) n’appartiendrait jamais à un autre homme qu’à lui-même.
Le ménage eût été le plus heureux de tous les ménages , sans le fichu caractère de deux conjoints.
Pour un oui, pour un non ,crac! Une assiette cassé,une gifle,un coup de pied dans la cul.
A ces bruits,Amour furyait éploré,attendant,au coin du grand parc , l’heure toujours proche de la réconciliation.
Alors , des baisers sans nombre,des caresses sans fin,tenders et bien informées,des ardeurs d’enfer.
C’était á croire que ces deux cochons-là se disputaient pour s’offrir l’occasion de se raccommoder.

Efendime söyleyeyim, zevcesini dinlerken gönlünün sultanını ( Gülsima Sultan) kimselere yar etmeyeceğine yemin billah etti.
Ah şu nahoş huylarından bir vazgeçseler, dünyanın en bahtiyar çifti olmaları işten bile değildi.
En ufak şeyde, amanallah! Kıyamet kopar: o ona bir şaplak, o onun kıçına bir tekme, havada uçan tabaklar gırla giderdi.
Bu kavga gürültüyle, aşk gözyaşlarına tahavvül eder, ikisi de kendi guşe-i uzletinde barışma saatini sanki iple çekerdi.
Ondan sonra gelsin bakalım o hadde hesaba sığmaz buseler, o namütenahi kucaklaşmalar, kor misali o ateş-i suzan.
Görseniz, bu köftehorlar yeni baştan barışmaya vesile çıksın diye kavgaya tutuşuyorlar zannolunurdu.


1 comment:

Anonymous said...

Çok güzelmiş...