7.6.07

red finger cross

Kız bir şeyin arkasından bakıyordur. Haksız yere suçlanmış, terkedilmiş ve dayanılmaz bir acı çekiyor gibidir. Yerler yeşil. Etraf orman. Yerleri çimen, etrafı ağaçlarla çevrilmiş daire şeklinde bir avluda kız. Kızın beyaz bir elbisesi belki de siyah saçları var. Görüntü kıza odaklanmış ve kız göz kırpmıyorken yavaş yavaş kız yerinde sabitken arkası kızın etrafında dönmeye başlar. Hızlı, hızlı, daha hızlı... Kız arkasına bakmadan, hızla, korku içinde koşmaya başlar. Görüntüde sadece kız vardır. Sonra her şey birden durur. Sonra kız koşarak uzaklaşmaya devam eder. Birden durur kız, arkasını döner, gözleri sabit ifadesi görülemez, uzaktadır. Birden kız hızla yaklaşır. Kızın ifadesinin donukluğu, gülümsemesinin korkunçluğu -kim ne anlıyorsa-belirmeye başlar. Kızın sadece yüzünü görünür artık, kız kahkaha atar. Güneş çıkmıştır. Yapraklar gökyüzünü kaplamıştır, aralardan güneş ışıkları geçer, ara ara mavi gökyüzü görünür. Artık kız aşağıda değildir. Kimse yoktur. Su sesi işitilir. O tarafa –su sesine-doğru yürünür. Kayalar ve küçük şelalelerden oluşmuş bir dere vardır. Su en büyükçe şelalenin sonrasında durgundur oldukça. Su yeşildir. Koyu yeşil. Kız suya girmektedir. Adım, adım, adım, adım... Suratı suyun altına girer, baloncuklar çıkar. Görüntü su altına geçer. Kız panik içinde debelenmektedir. Yukarı çıkmak istemekte ama yapamamaktadır. Kız suyun içinde ağlar. Son baloncuklar çıkmaktadır. Kızın hareketleri yavaşlar, debelenmeyi keser, en sonunda tamamen hareketsiz kalır.

Görüntü hala suyun altındadır. Saçları suda dalgalanıyor, elbisesi uçuşuyordur. Kız birden gözlerini açar. Kızdan yavaş yavaş uzaklaşılır. Kız dönmeye başlar etrafında. Kız aşağıya doğru düşmeye başlar. Seyirci suyun derin olmadığını bilir ve buna bir anlam veremez. Siyah bir boşluktur kızın dönerek düştüğü şimdi. Hızlı değil yavaştır kızın düşüşü. Aynı donuk ifade, gözler kapalı. Hızlanır düşüş, dönme bırakılır. Kız bir apartmanın 8. katından aşağıya düşmektedir artık. Çığlık çığlığa bağırır, istemsiz bir düşüştür çünkü. Kız yere çakılır. Etrafına insanlar doluşur.
Yerde yatan yavaş yavaş gözlerini açar. Çevresindekiler donmuştur. İterek insanları, düşürerek yol açar kendine. Yürür... Yanından bisikletli bir çocuk geçer. Gülümser. Hava günlük güneşliktir. Evler az katlı, pencere kenarlarında rengarenk çiçekler var. Sokak toprak. Pazar var, alışveriş yapan insanlar var. Kız hala yürümektedir...
Kız topluluğa karışmaktadır. Çevresinde normal görünümlü insanlar pazarda alışveriş yapmaktadır. Toplulukta beyazlar içinde bir tek kişi vardır. Kalabalığın içine doğru insanların yüzleri yavaş yavaş şeçilmeye başlar. İnsan değillerdir. En azından artık insan değillerdir. Açık yeşil suratlı gözlerinin yerinde boşluklar olan koyu yeşil pelerin giymiş bir topluluktur. Pazarda artık çocuklar, ölü çocuklar, ceset parçaları satılmaktadır. Kız panik halinde çevresine bakarak dönmektedir. Kız birden durup yere çöker. Görüntü dönmeye devam eder. Kızın etrafında oluşan yaratık çemberi gittikçe daralmaktadır. Kız yere çökmüş başını kollarının arasına saklamıştır. Etraf o kadar büyük bir hızla dönmeye başlamıştır ki artık görünen sadece hız çizgilerinden oluşan yeşil bir duvardır.
Birden ilk başladığımız yerde, çimden, ağaçlarla çevrili avluda buluruz kızı tek başına. Kız yerde baygın bir şekilde yatmaktadır. Önce kızın yerdeki elleri görünür, parmakları dikkat çekicidir. Bir yüzük vardır gümüş, üzerinde siyah taşlardan oluşan bir haç. Yavaş yavaş parmaklar kıpırdanır ve kız sanki bir ağırlığın altında ezilmiş de tüm kemikleri kırılmış gibi acı içinde ayağa kalkmaya çalışır. Kalkar, yürümeye başlar ağır aksak. Elbisesinde kan vardır. Kızı arkadan yürürken görürüz.
Ağaçların arasından kurtlar çıkmaktadır. Hava yavaş yavaş kararır. Ay tepededir artık ve dolunaydır. Kız geriler alanın ortasına doğru, bu arada etrafına bakmaktadır. Kurtların gözleri sarı sarı parlamaktadır. Çember gittikçe daralmaktadır.
Panik ve korku karışımı bir yüz ifadesidir görünen. Çığlık atmaktadır ve birden herşey durur. Kızın yeşil gözleri parlamakta ve kız sanki nefes bile almıyormuş gibi kıpırtısız durmaktadır. Birden yavaş yavaş dudakları kıpırdanır. Bir şeyler fısıldamaktadır. Gözleri haince parlamaktadır ve yanakları kırmızılaşmıştır. Ellerini kaldırır birden gökyüzüne doğru ve karanlık dağılmaya başlar artık alacakaranlıktır.
Bir karga sürüsü gürültülü biçimde gökyüzünde görülür. En irisi yavaşça diğerlerinden ayrılır aşağıya doğru süzülür. Kızın üstünde bir tur atar. Karga tam kızın omuzuna konmak için son hamlesini yaparken görüntü yaklaşırız olay mahalline. Kargamızın gözleri laciverttir. Yandan profilini gördüğümüz karga bir anda kafasını çevirir bize doğru. Kızın suratında donuk imasız bir ifade görürüz ve korkunç bir kahkaha atar. Kurtların lideri sürüden ayrılır ve kızın yanına gider başını kızın yanın da duran elinin altına koyar... Her şey dönmeye başlar... Kız, omzundaki karga ve elinin altındaki kurt sabittir. Ulumalarla sahne sona erer. Yine gündüz olmuştur. Her şey kaybolmuştur. Kız tek başına orta yerde durmaktadır. Birden yüzünün baktığı yönün tam tersi yöne doğru koşmaya başlar. Ayaklarını görürüz. Bir bacağından aşağı kan süzülmektedir ve beyaz elbisesinin etekleri parçalanmıştır yer yer. Ağaçların yanına gelir ve durur. Belli bir kararsızlık anından sonra ormana dalar, yürümeye başlar. Işık yaprakların arasından geçip kızın yüzünde rengarenk gökkuşakları oluşturmaktadır. Sonunda bir derenin yanına gelir, su berrak gibi görülmektedir. Kız eğilir ve su içmek için elini suya daldırır. Aniden su elini kavrar ve siyahlaşır. Kız kendini geri çekmek ister ama siyah balçığa dönüşmüş olan su onu kaplamaktadır... Kız debelenir debelenir ve her yanını kaplar balçık delicesine çığlıklar atar kız.
Kız gözlerini açar. Kırmızı bir ışık kızın yüzüne vurmaktadır. Gecedir ve kız bir yatakta yatmaktadır. Oda genel hatları ile görünür. Yatak kırmızı bir tülle çevrelenmiştir ve o kırmızı ışık aslında pencereden gelen tülden geçerek kırmızı olan ay ışığıdır. Odada bir de şömine vardır, şöminenin önünde bir koltuk, yanında ufak bir masa, masanın üstünde bir takım eşyalar olduğunu fark edilir. Şöminenin önünde bundan başka bir karaltı daha vardır belli belirsiz. Kız kalkar ve perdelerin uçuştuğu pencereye doğru gider (pencere yerden tavana kadardır bir balkona açılır) kız balkona çıkar. Balkondan görünen manzara dehşettir. Kızın bir türlü içinden çıkmadığı avlu gözler önündedir. Ay ışığı avluyu çevreleyen ağaçları gümüş rengine bürümüştür. Avlunun dışına doğru ağaçlar yapraksızlaşmıştır ve en dıştaki çemberde bulunan ağaçlar artık sadece kuru dallardan ibarettir. Geri döner balkondan çıkar kapıya doğru gider. Eski ahşap kapının gümüş ve ağır tokmağını çevirir sessizce. Ama kapı açılmaz kız deli gibi açmaya çalışır kapıyı. İter, çeker… Panik. Kapı açılmaz o sırada odanın köşesinde duran şömine birden alev alır odunlar yanmaya başlar. Kız kapıyla uğraşmayı bırakır şömineye doğru gider. Önündeki koltuğa oturur. Yerde yatan kurdu sever. Eline yandaki küçük masanın üzerinde duran bir kitabı alır ve sayfaları karıştırmaya başlar. Okumaya karar verir ilk sayfayı açar ve birden kanı donmuş gibi kalır orda öylece. Arkasında bir şey hissetmiştir kız. Dönüp arkasına bakar hınçla ve aniden. Kara bir pelerin içinde birisi ona bakmaktadır, heybetli bir duruşu vardır. Cüppesine öyle bir sarınmış kukuletasını öyle bir başına geçirmiştir ki hiç bir şey görünmüyordur başka. Kurt ayağa kalkar ve kara şeklin yanına gider siyah eldivenli bir el cüppenin içinden çıkar ve kurdun kafasını okşar. Bir çift çatık kaş altında parlayan bir çift göz kıza bakar ve kız kafası yana düşerek uykuya dalar. Adam kızı kucaklar. Kırmızı tülü çeker ve kızı yatırır yatağa. Elini alnına koyar. Bir şeyler mırıldandıktan sonra kurtla beraber odadan çıkar. Ateş yavaş yavaş söner.

*Üzülme ölmezsin. Seksen yaşını bulursun bu ıstırapla sen.*


No comments: