2.7.07

Chapitre IV / Dördüncü fasıl

Comment l’on pourra constater que les gens qui se mêlent de ce qui ne les regarde pas feraient beaucoup mieux de rester tranquilles.

C’est épatant ce que le monde deviennent

Rosse depuis quelque temps!

(Paroles de ma concierge dans

La matinee de lundi dernier.)

Ademoğlunun hiç üstüne vazife olmayan şeylere burnunu sokmaktansa kendi işiyle gücüyle uğraşmasının hakkında hayırlı olacağını beyan eder.

Vallahi beyim, dünyanın çivisi çıkmış

da kimsenin haberi yok.

(Bizim bahçevanın geçen Salı

sabahı söyledikleri.)

Un matin, Raoul reçut le mot suivant:

“Si vous voulez, une fois par hasard, voir votre femme en belle humeur, allez donc, jeudi, au bal des Inconérents, au Moulin-rouge. Elle y sera, masquée et déguisée en pirogue congolaise.

A bon entendeur, salut!

UN AMI.”

Le même matin, Marguerite reçut le mot suivant:

“Si vous voulez, une fois par hasard, voir votre mari en belle humeur, allez donc, jeudi, au bal des Inconérents, au Moulin-rouge. Il y sera, masqué et déguisé en templier fin de siécle.

A bon entendeuse, salut!

UN AMIE.”

Bir sabah İsmet Ferda Bey şu mektubu aldı:

“Zevcenizi bir kerrecik olsun gönlünü eğlendirirken görmek dilerseniz, Perşembe gecesi Afroditi Gazinosu’ndaki maskeli baloya teşrif buyurunuz. Kendisini orada maske, gulyabani kılığında bulacaksınız. Anlayana sivrisinek saz…

BİR MUHİBBİNİZ”

Aynı sabah Gülsima Hanım şu mektubu aldı:

“Zevcenizi bir kerrecik olsun gönlünü eğlendirirken görmek dilerseniz, Perşembe gecesi Afroditi Gazinosu’ndaki maskeli baloya teşrif buyurunuz. Kendisini orada maske, asri korsan kılığında bulacaksınız. Anlayana sivrisinek saz…

BİR MUHİBBENİZ”

Ces billets ne tombrèrent pas dans l’oreille de deux sourds.

Dissimulant admirablement leurs desseins, quand arriva la fatal jour:

-Ma chère amie, fit Raoul de son air le plus innocent, je vais être forcé de vous quitter jusqu’à demain. Des intérêst de la plus haute importance m’appellent à Dunkerque.

-Ça tombe bien, répondit Marguerite, délicieusement candied, je viens de recevoir un télégramme de ma tante Aspasie, laquelle, fort souffrantei me mande à son chevet.

Mektuplar fevkalade müessir oldu.

Kader günü gelip çattığında her ikisi de hakiki niyetlerini pek mahirane gizlediler.

İsmet ferda, en masumana bir edayla “Canımın içi” dedi, “ne yazık ki çok acil bir iş çıktı. Geceyi Kadıköyü’nde geçirmek mecburiyeti hasıl oldu.”

Gülsima, içi içine sığmayarak “Aa ne hoş tesadüf” dedi, “Esma Teyzem haber yollamış, siyatiği tutmuş, beni yanına istiyor.”

No comments: